YAKIN GERİDE
KALAN ACI YÜKLÜ BÜTÜN ANILARI...
“AŞK ACISI
ÇEKENLERE GELSİN...”
CAHİDE GÜNAY
“Unutmayın, hayatınızda ilk terkedilen siz değilsiniz ve son
da olmayacaksınız daima bunun ÇÖZÜMÜ var...” Ayrılığın en acı dönemindesiniz,
yüreğinizde hala o var ve ayrılık acısı içinizi yakıyor belki... Onunla yeniden
görüşmek en azından bir kez de olsa telefonlaşmak ve bir mesajını almak istiyorsunuz. Ancak bunu
yaptığınız an her şeyi berbat edeceğinizi kendinizi daha fazla bunalıma
sokacağınızı iyi bilin. Diyelim ki görüşmeye gittiniz, onun yüzün bakıp eski
aşkınızdan izler arayacaksınız. Onunda sizi özlediğini duymak elini tutmak
sarılmak isteyeceksiniz. Fakat bunların hiçbiri olmayacak ve ayrıldığınız
sevgiliniz sırf siz istediğiniz için buluşmaya gelecek soğuk davranacak araya
mesafe koyacak. Siz bir kez daha yakılacaksınız veya diyelim ki o an için eski
sevgiliniz de zaaflarına yenilecek alışkanlığın verdiği rahatlıkla size
karşılık verecek, fakat bunun sonu yok ki. Bu buluşmaları kaç kez
yapabilirsiniz? Peki sizi seviyor olsa gider miydi? Bu bir gerçektir ve sizin
artık bu gerçekle yaşamaya alışmanız gerek.. Bu tür uzatmalar yok etmeye
çalıştığınız acılarınızı daha da arttıracak. Oysa sizin yapmanız gereken şey
bir an önce ondan onun yarattığı büyüden ve bıraktığı anılardan kurtulmak
olmalı. Yeni bir hayata başlayabilmek için önce içinizde eski sevgilinize dair
ne varsa dışarı atmanız gerekiyor. Bu sizi çok rahatlatacak... Yakın arkadaşlarınızla bu konuları konuşun, evet
dostlarla konuşmak iyidir fakat bazen onlara dahi söylenmeyecek şeyler vardır.
Peki bunlar içinizde mi kalmalı? Tabii ki hayır. Elinize büyük bir defter birde
kalem alın ve başlayın yazmaya. Yazarken hiçbir kurala bağlı kalmadan, ne
yazacağım? diye düşünmeden içinizden nasıl geliyorsa öyle yazın. Tüm hislerinizi
kağıda dökün, iyi niyetinizi nefretinizi o anki duygularınızı geçmişte
yaşadıklarınızı her şeyi ama her şeyi hiçbir sansüre tabi tutmadan yazmaya
devam edin. Onun iyi yönlerini kötü yönlerini de sıralayın. İlişkide yaptığı
hataları yazın. Ne kadar süreceği önemli değil. Siz tamam artık yazacak bir şey kalmadı diyene
kadar yazın. Yazarken ağlayabilirsiniz, öfkelenebilirsiniz, hatta bağırıp çağırın
bile... Ağlamak da öfkelenmek de sizi rahatlatır. Tabii abartmadan. Günler boyu
ağlama krizlerine girmenize gerek yok. Unutmayın ki siz gözyaşı dökerken o
belki de dışarıda bir yerlerde yeni sevgilisiyle kahkahalar atarak eğleniyor. O
halde siz niye ağlayasınız ki? Yazma eyleminin sizi ne kadar rahatlattığını
hissedeceksiniz. Üzerinizden büyük bir yükün yavaş yavaş kalkmaya başladığını
düşüneceksiniz. Bu düşünceniz çok doğru, içinizdekiler döküldükçe aşk acısının
da hafiflediğini göreceksiniz. Dilerseniz çok yakın bir dostunuza
yazdıklarınızı okutabilirsiniz, dilerseniz yazdıktan hemen sonra o defteri
yırtıp atabilirsiniz. Yada ileride okur gülerim diyerek bir köşede
saklayabilirsiniz. Evet şu anda bu fikir size çok uzak gelebilir. Fakat bana güvenin öyle bir zaman gelecek ki bu
yaşadıklarınızı hatırlayıp gülecek ve “ben ne kadar aptalmışım” diyeceksiniz...
Ayrıca aşk acısına tek çözüm ise, içinde bulunduğunuz durumun bilincinde
olmaktır...