28 Kasım 2017 Salı

Fitneler - Aziz ASLAN




                  FİTNELER - Aziz  ASLAN

       İnsan yaradılışından bu yana fitneler her zaman olmuştur. İşyerlerinde, derneklerde, vakıflarda , partilerde hatta ibadet yerlerinde dahi fitneler boş durmamıştır.
        Yüce TÜRK Milletinin fitneleri de tarih boyunca bıkmadan usanmadan görevlerini yapmışlardır.
        İlk fitne 13. Asırda Yahudilerden geldi. Müspet ilimler medreselerden kaldırıldı. Selçuklu üniversitelerinde iki asır müspet ilim okutulmadı. Fatih’in müdahalesiyle 15. asırda yeniden girdi.
        18. Asırdaki İkinci fitneye göre güzel sanatlar ve teknoloji müslümanların hayatına girmeyecektir.
       Aramıza hoca kılığında adamlar soktular. Bunlar, İslam’ı her türlü güzelliğe karşı olan yobaz dini gibi göstermeye çalıştılar.
       İslam kötülükleri düzeltmeyi emrederken, Müslüman kılığındaki bu ajanlar günah saydıkları televizyon, radyo, sinema, bisiklet, basından ve ilimden kopmayı tavsiye ettiler.
      Oysa ki, Bedir savaşında esir düşen Kureyşlileri, on Müslüman’a okuma yazma öğretme karşılığı serbest bırakan Peygamberin ümmeti tebliğ vasıtalarına karşı çıkar mı?
        Bizim gençliğimizde Batı’dan tercüme edilen Tommiks, Teksas dergileri elden düşmezdi. Ama içindekiler zararlı idi. Bizimkiler günahtı, sevaptı derken on yıl geçti. Resimlimi, değil mi derken bir on yıl daha geçti. Bizimkiler yirmi yılda faydalı dergi çıkarasıya kovboy özentileri ellerine silahları aldı birbirlerini vurdu.
       Camiye gelmeyen gence birşey diyemediler, gelende kusur bulmaya çalıştılar.
       Duvara astığınız merhum babanızın veya askerdeki oğlunuzun resminden dolayı yanıp kül oldunuz. Başka günaha gerek yok. Bu günah yeter dediler.
        Peygamberimiz; “ Ameller, niyetlere göredir. “ buyurduğu halde, Allah’ı bırakıp resimlere taptığınızı ima etmeye kalktılar.
       Aynı fitneler, Türk Milletinin yedi düvelle mücadele ettiğinde kendilerini din adamı diye tanıtıp cemaati vatanseverlere, devlete ve milliyetçilere karşı kışkırtmadılar mı?
      Dikkatli olmak lazım. Bu konu çok uzun. Belki gelecek haftaya devam ederiz. Sağlıkla kalın.



         FİTNELER (2)
         Din adamı kılığındaki ajanların milletimize yönelik geçmişteki fitneliklerini geçen hafta yazmıştık. Olumlu tepkiler geldi.
        Fitne ateşten daha tehlikelidir. Cehalet ortamında doğar, beslenir ve büyür. “Yarım hekim insanı candan, yarım hoca dinden eder “ deriz ya, bu yarım hocalar da İslamı Dünyaya yaymış olan Aziz Türk Milletini dinden ettiler. Milliyet mefhumunu inkar ederek Türk’lüğü aşağılamaya çalıştılar.
       Yine bunlar , radyo gavur işi, televizyon olan evde namaz kılınmaz , biçerdöverden çıkan buğday yenmez diyerek milletin geri kalmasını istediler.
        Oysa ki, matbaa, sinema, televizyon, basın gibi tebliğ vasıtalarının  yanlış kullanımına değil de varlığına karşı çıkmak yobazlıktır. Ayrıca bir zamanlar bisiklete binmenin şeytan işi olduğunu söyleyenlerin ilk fırsatta her aile ferdinin 4*4 jiplere binmelerine ne demeli?
        Müslümanların görevi evden camiye, camiden eve gitmek, başka bir şeye karışmamak değildir. Camiden aldıklarını hayatın diğer bölümlerine taşımaktır.
       Mezar taşlarını dahi sanat harikası yapmış Aziz Türk Milleti güzel şeylere layıktır. Yeterki üzerinde oynanan oyunları fark etsin.
         Ancak; Bin yıldır bu fitneler; Siz Türksünüz, asker milletsiniz, haysiyetlisiniz, ticaret ve sanat yapmak size yakışmaz dediler.
       Bize ticaret yaptırmayarak Selçuklu ve Osmanlı’nın bütün maddi kaynaklarını gayr-ı Müslümlere yedirdiler.
       100-150 yıldır aklımız başımıza geldi de ticarete ve sanayiye girdik. Üretmeliyiz. Sanatı , teknoloji herşeyi üretmeliyiz. Hep Satın almakla bu işin sonu iyi olmaz.
       Şimdi bize düşen görev, milli , manevi değerlerimizi sanat ve teknoloji ile evlatlarımıza aktarmaktır. Milletini unutmayan gerçek dindar gençler yetiştirmeliyiz.  Millet menfaatini unutmasınlar ki  bari onlar oyuna gelmesinler.
       Dostlarım; Dünyanın her yerinde diktatörler ve düşmanlar en çok dinden ve dindarlıktan korkarlar. Çünkü iman edenler Allah’tan başka kuvvet görmez. Dindar geçinenler ise korkaktırlar. İnançları sahtedir.
       Konu geniş , satırlar sınırlı. Özet geçiyoruz. Gelecek yazıda buluşmak dileğiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ahilik Kültürü - Aziz Aslan

AHİLİK KÜLTÜRÜ- Aziz Aslan           Ahilik, Anadolu Selçuklu Devleti'nin son dönemleriyle Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemi aras...