Devletin dini yoktur, insanların dini vardır. Devletin dini adalettir. Adalet üzerine inşa edilmemiş devlet kurumları ve yönetimler önce kendilerini sonra da bulundukları devleti zamanla yok ederler. Adalet ve liyâkat gücünü ebediyete kadar koruyacaktır. ( Şükrü ŞİMŞEK )
28 Şubat 2017 Salı
«Size bakıp da sorununuzu hissetmeyen arkadaşınıza , kelimelerin bile gücü yetmez.» CAHİDE GÜNAY
«Size bakıp da sorununuzu hissetmeyen arkadaşınıza, kelimelerin bile gücü yetmez.»
CAHİDE GÜNAY
Yaşamımızda herkesin mutlaka gerçek bir dosta ihtiyacı vardır. İyi ve kötü günlerimizde mutluluğumuzu paylaşan hem de zor günlerimizde sıkıntımızı hafifletmemize yardımcı olan kişiler gerçek dostlarımızdır. İnsanın hayatında arkadaşları ve yakınları bulunur. Fakat bu insanların hepsi dost değildir. Dost dediğin bizi karşılıksız sever. Dost yanımızda olmasa da varlığını bildiğimiz, yanımızda hissettiğimiz kişidir. İnsanın öyle anları olur ki bazen karanlıklarda kaybolur. Herkes üstüne geliyormuş gibi hisseder, kişi kötü anlarında ne yapacağını bilemez. Ancak gerçek bir dostunuz varsa böyle bir durumda o sizi alıp karanlıktan çıkarır, sıkıntılarınızı paylaşarak içinizi rahatlatır. Gerçek dostlarını bulmak isteyen insanların zaman ihtiyacı vardır. Dostluk kolay elde edilen bir şey değildir. Uzun zamanda karşılıklı ve çıkarsız bir arkadaşlığa ihtiyaç duyar dostluk. İki kişi fedakarlık çerçevesinde zor günlerden geçtiğinde ve birbirlerine destek olduklarında bu arkadaşlık ilişkisi zamanla dostluğa dönüşür.
Dostluklar ve sevgiler çok zor elde edilir, fakat bu duygu dünyadaki pekçok duygunun üstündedir. Gerçek bir dost bulan kişiler bu dünyadaki şanslı insanlardır. Eğer sizin de gerçek anlamda bir dostunuz varsa ona sımsıkı sarılın ve hiç bırakmayın. Onu bulduktan sonra kendisine gereken değeri vererek asla kaybetmemek gerekir. “İnsan en değer verdiğine küser, düşmanına değil. Küsmesi bile ‘size değer veriyorum’ mesajı gizler..”
Klavye Kahramanlığı - Aziz ASLAN
KLAVYE KAHRAMANLIĞI
Sosyal medyanın bizlere sağlamış olduğu imkanlarla son yıllarda aramızda birçok klavye kahramanı türedi.
Bazı konulardaki paylaşımlarda seviye düşüyor. Bu durum toplumsal bir yara olduğu için gündeme getirmenin faydalı olacağını düşündüm.
Zira, sosyal medya arenası aşağıdaki sebeplerden dolayı bazılarının kin kusma, kılıç çekme, hava atma ,ayrıştırma ve ötekileştirme meydanına dönüştü.
Yediği yemeği , içtiği içkiyi paylaşanlar var. Aldığı arabayı , eşyayı, hatta cep telefonunu paylaşanlar var. Bu paylaşımlar ile mutlu olan arkadaşlara bu imkanlara sahip olamayan çoğunlukların da bulunduğunu düşünmelerini tavsiye ederim. Malumunuz dinimiz de bu tür davranışları uygun görmemiştir. Türk'ün töresi de, adetide dine uygundur. Herkesin özeli olarak değerlendirilebilir ama imkanları olmayanların haklarını da düşünmeliyiz.
İş ve sosyal hayattaki başarıları bilgilendirme ve faydalı olma adına paylaşmak güzel olabilir. Ancak , özel hayatlarında, aile ve iş hayatlarındaki günlük yaşantılarının nerdeyse tamamını paylaşanlar var. Özel , aile ve iş hayatının kutsiyetinin korunması gerektiğini de belirtmek isterim.
Bir de yaşını, başını almış, belli mevkilerde bulunmuş , kendini adam zannedenlerin sosyal medya üzerinden başkalarına seviyesizce, terbiyesizce ve alçakça sataşmaları var. En kötüsü de budur. Kişisel kıskançlıklarını ve kindarlıklarını toplumsal meselelerle karıştıranlar var. Kendi husumetini toplumsal göstermeye çalışan bir sürü uyanıklar var. Sataştıklarının yüzüne birşey söyleyemedikleri gibi, karşılaştıklarında saygıda kusur etmezler. Arkadan konuşmayı da hiç ihmal etmezler. Riyakarlık batağına saplanmışlar. Oysa yüzleşmek her zaman iyidir. Birbiri hakkında konuşmak yerine birbirinimizle konuşmalıyız.
Değerli dostlarım; insanın yüzüne söyleyemeceğini arkadan dedikodu yaparak, yada bilgisayarın başına geçip göndermelerle ucuzca kahramanlık yapmak adamlık değildir. Bu ikiyüzlülüktür. Ortalığı karıştırmak için kendine rol biçmektir.
Özellikle referandum veya seçim zamanında sanki hiç yüze bakmayacakmışçasına ve umursuzca siyasi ilişkilerini her türlü insani ilişkisinin önüne geçirip, sanki karşı tercih kullananları düşman gibi görmek son derece yanlıştır. Bunu da ulu orta sosyal medyada yapmak daha da cahilce bir davranıştır. Unutmayalım ki, cenazede, bayramda, düğünde birlikte olacağız.
Netice olarak; sosyal medyayı gösteriş, kin ve nefret düşüncesi üzerine kullananlar topluma da zarar vermiş oluyorlar. Bunlara rağbet etmemek gerekiyor.
28.02.2017Köşe(Azizce)/Kocatepe Gazetesi
Sosyal medyanın bizlere sağlamış olduğu imkanlarla son yıllarda aramızda birçok klavye kahramanı türedi.
Bazı konulardaki paylaşımlarda seviye düşüyor. Bu durum toplumsal bir yara olduğu için gündeme getirmenin faydalı olacağını düşündüm.
Zira, sosyal medya arenası aşağıdaki sebeplerden dolayı bazılarının kin kusma, kılıç çekme, hava atma ,ayrıştırma ve ötekileştirme meydanına dönüştü.
Yediği yemeği , içtiği içkiyi paylaşanlar var. Aldığı arabayı , eşyayı, hatta cep telefonunu paylaşanlar var. Bu paylaşımlar ile mutlu olan arkadaşlara bu imkanlara sahip olamayan çoğunlukların da bulunduğunu düşünmelerini tavsiye ederim. Malumunuz dinimiz de bu tür davranışları uygun görmemiştir. Türk'ün töresi de, adetide dine uygundur. Herkesin özeli olarak değerlendirilebilir ama imkanları olmayanların haklarını da düşünmeliyiz.
İş ve sosyal hayattaki başarıları bilgilendirme ve faydalı olma adına paylaşmak güzel olabilir. Ancak , özel hayatlarında, aile ve iş hayatlarındaki günlük yaşantılarının nerdeyse tamamını paylaşanlar var. Özel , aile ve iş hayatının kutsiyetinin korunması gerektiğini de belirtmek isterim.
Bir de yaşını, başını almış, belli mevkilerde bulunmuş , kendini adam zannedenlerin sosyal medya üzerinden başkalarına seviyesizce, terbiyesizce ve alçakça sataşmaları var. En kötüsü de budur. Kişisel kıskançlıklarını ve kindarlıklarını toplumsal meselelerle karıştıranlar var. Kendi husumetini toplumsal göstermeye çalışan bir sürü uyanıklar var. Sataştıklarının yüzüne birşey söyleyemedikleri gibi, karşılaştıklarında saygıda kusur etmezler. Arkadan konuşmayı da hiç ihmal etmezler. Riyakarlık batağına saplanmışlar. Oysa yüzleşmek her zaman iyidir. Birbiri hakkında konuşmak yerine birbirinimizle konuşmalıyız.
Değerli dostlarım; insanın yüzüne söyleyemeceğini arkadan dedikodu yaparak, yada bilgisayarın başına geçip göndermelerle ucuzca kahramanlık yapmak adamlık değildir. Bu ikiyüzlülüktür. Ortalığı karıştırmak için kendine rol biçmektir.
Özellikle referandum veya seçim zamanında sanki hiç yüze bakmayacakmışçasına ve umursuzca siyasi ilişkilerini her türlü insani ilişkisinin önüne geçirip, sanki karşı tercih kullananları düşman gibi görmek son derece yanlıştır. Bunu da ulu orta sosyal medyada yapmak daha da cahilce bir davranıştır. Unutmayalım ki, cenazede, bayramda, düğünde birlikte olacağız.
Netice olarak; sosyal medyayı gösteriş, kin ve nefret düşüncesi üzerine kullananlar topluma da zarar vermiş oluyorlar. Bunlara rağbet etmemek gerekiyor.
28.02.2017Köşe(Azizce)/Kocatepe Gazetesi
24 Şubat 2017 Cuma
Çocuk Eğitiminde Fark Yaratacak 50 Pratik Öneri – Şükrü ŞİMŞEK
ÇOCUK EĞİTİMİNDE FARK YARATACAK 50 PRATİK ÖNERİ
Çocuğunuzun eğitimindeki en önemli faktör
sizin aktif katkınızdır. George Power’da bizim gördüğümüz fark ailelerin
yarattığıdır. Bu yüzden çocuğunuzun eğitimine daha çok katkıda bulunmanızı sağlayacak
bu 50 öneriyi yayınlıyoruz.
Bu anlaşılması ve uygulanması kolay
aktiviteler, iyi davranışlar (Good Behaviour) kitabının yazarları ve çocuk
eğitimi, öğretimi konularında uzman olan Drs. Stephen Marianne Garber ve
Robyn Freedman Spizman tarafından geliştirildi.
Bunu çocuğunuz ve sizin için yararlı ve
teşvik edici bulacağınızı umuyoruz.
1.ÇOCUĞUNUZLA
KONUŞUN: Çocuklar ilk altı yılda hayatlarının geri kalanında
öğreneceklerinden daha fazlasını öğrenirler. Bebeğinizle ne yaptığınız,
nereye gittiğiniz ve ne gördüğünüz hakkında konuşun.
Bebeğiniz bunun karşısında sadece tanımsız sesler çıkaracaktır, fakat onun
sizin kelimelerinize ve cümlelerinize ihtiyacı vardır.
2. SORU
SORMAYA CESARETLENDİRİN: Merak öğrenme konusunda çocukların motive olduğunu gösteren
en doğal işarettir. İlgiyi yüksek tutmak için, çocuğunuzun sorularını
cevaplandırın ve daha fazla soru sormaları için onları cesaretlendirin.
3. YETİŞKİN
KELİMELERİ KULLANIN: Konuşmalarınızın düzeyini düşürmeyin. Kelimelerinizin %
50’sini kendi kullandığınız kelimelerden seçin. Yeni kelimeleri olayların
içinde, çocuğunuzla o olayı yaşarken tarif edin. Daha sonra çocuğunuzun
onu nasıl algıladığını ve kullandığını dinleyin.
4. OKUL
ZAMANI ÇOCUKLARINIZA DÜZENLİ BİR YATMA SAATİ AYARLAYIN: Çocukların
okulda ellerinden gelenin en iyisini yapmaları için çok fazla uykuya
ihtiyaçları vardır. Çocuğunuzun yatma saatine karar vermek için, geceleri kaç
saat uyuduktan sonra mutlu ve dakik olarak uyandığını belirleyin. Okula gitmek
için kalkması gerektiği saatten geriye doğru sayarak yatması gereken saati bu
şekilde bulabilirsiniz.
5. YATAKTA
UYUMA SAATİ : Belirli aktiviteleri içeren uyku saati etkinlikleri
düzenleyen, belirli bir zaman dilimini okumaya, birkaç dakikanızı da ışığı
kapatmadan önce anne yada babayla günlük olaylar hakkında konuşmaya ayırın. Hem
bu yolla okumayı sevdirecek, hem anne babayla iletişim yollarını açık tutacak,
hem de çocuğunuzun daha kolay dinlenmesini sağlamış olacaksınız.
6. PLANLAYIN
VE ORGANİZE EDİN: Özel projeler, raporlar ve testler için bir takvim
işaretleyin. Çocuğunuza bir görev verin, ve bu görevi başarabilmesi için ona
yardım edin, her görev için takvimde tamamlama tarihini işaretleyin.
Tamamladığında çocuğunuzu tebrik edin, ödüllendirin.
7.PLANLARINIZI
PAYLAŞIN: Düzenli
olarak yaptığınız aile toplantılarında, çocuğunuza model rolünde bir ebeveyn
olarak kendi planlarınızdan bahsedin. Planlı olunduğu takdirde her işinizi
zamanında nasıl bitirdiğinizi anlatın. Çocuğunuza ders dışında extra aktiviteler
planlaması için yardımcı olun ve ders çalışma programının aralarına aile
toplantıları koyun.
8. KİTAP
OKUMA SAATLERİNİN KAYDINI TUTUN: Yatay eksende haftanın günlerinin
yazılı olduğu bur grafik tutarak çocuğunuzu okuma konusunda motive
edebilirsiniz. Çocuğunuzun en sevdiği kitaptan her akşam kaç sayfa okuyacağı
konusunda hedef belirlemesini sağlayın ve grafiği nasıl işaretlemesin
gerektiğini öğretin. Bu şekilde her gün okuduğu sayfa sayısının arttığın
göreceksiniz ve daha da önemlisi çocuğunuza bu ilerlemesinden dolayı övdüğünüz
zaman yüzündeki ışıltıyı sizde fark edeceksiniz.
9. PROBLEMLERİNE
YARDIMCI OLUN (SORUNLARIYLA İLGİLENİN): Çocuğunuzun okulda sürekli tekrar eden
bir problemi olduğunda, çocuğunuzun öğretmeniyle konuşun ve problemi çözmek
için planlar yapın. Buna rağmen sorun hâlâ devam ediyorsa, çözülmemişse
ilerlemesine engel olan belirli bir öğrenme problemi olup olmadığını anlamak
için bir test uygulayın.
10. DİNLENME
METODLARINI ÖĞRETİN: Eğer çocuğunuz sınav olurken panikliyorsa, ona küçük bir
dinlenme, rahatlama tekniği öğretin. Önce, karnından yavaş ve rahat nefes
almasını söyleyin. Daha sonra, nefesini verirken fısıltıyla D-İ-N-L-E-N
demesini söyleyin. Çocuğunuza gerginliği ve vesveseleri arttığında bu yeni
metodu uygulaması için cesaretlendirin. Bunu aynı zamanda siz de
uygulayabilirsiniz.
11. SINAVLARDA
KENDİNE GÜVENMESİ GEREKTİĞİNİ TELKİN EDİN : Bazı çocuklar
herhangi bir sınava tam olarak hazır olduklarını hissetmek için aşırı çalışma
ihtiyacı duyarlar. Eğer sizin çocuğunuzda bu kategorideki çocuklardan biriyse,
sınav gününden günlerce önce tekrar etmesini sağlayan, makul bir ders planı
hazırlamasına yardımcı olun. Çocuğunuzun kendine güvenini
kuvvetlendirecek uygulama sınavlarına girmesini sağlayın.
12.“ARAŞTIR,
SOR, OKU, ANLAT, TEKRAR ET” METODUNU ÇALIŞMA ARACI OLARAK KULLANIN: Sayısal
sözel veya herhangi bir ders ile alakalı bir konuya çalışmaya başlamadan önce,
çocuğunuza önce o konunun genel olarak ne hakkında olduğunu anlaması için
araştırması gerektiğini, daha sonra konudaki başlıklar hakkında kendi kendine
sorular üretmesi gerektiğini, bir sonraki aşmada bu sorulara verilen cevapları
okumasını, daha sonra verilen bu cevapları kendi kendine anlatmasını ve en son
olarak da bütün öğrendiklerini tekrar etmesi gerektiğini öğretin veya
sağlayın.
13. YAZIYI
RESMETMEYİ (GÖRSELLEŞTİRMEYİ) ÖĞRETİN: Yazım (imla) becerilerini geliştirmek
için, çocuğunuza harflere, şekillere, kelimenin sesine ve sonrada onunla ilgili
bir imge (resim) oluşturması gerektiğini öğretin. Çocuğunuza gözlerini
kapatmasını ve kelimeyi zihninde görmeye çalışmasını söyleyin daha sonra
gördüğü o kelimeyi yazmasını ve en sonra da orijinal kelimeyle aynı olup
olmadığını kontrol etmesini söyleyin ve öğretin. Yazım hatası yapmayan insanlar
herhangi bir kelimeyi yazarken sadece o kelimenin sesine bakmazlar, kelimeyi
yazarken onun doğru yazıldığını bilirler. Çünkü yazdıkları kelime zihinlerinde
çizdikleri kelimeyle aynıdır.
14. KENDİ
KENDİNE OLUMLU KONUŞMALAR YAPMASINI ÖĞRETİN: Çocuğunuzun paniklemesine
sebep olan düşüncelerden kendi kendine olumlu konuşmalar yaparak
etkilenmekten kurtulabileceğini öğretin. Mesela; “Eğer acele
etmezsem, cevabı hatırlayabilirim. Bunu yapabilirim. Ben bu konuya
çalışmıştım.” Böyle bir yöntem korkuya engel olacak ve çalışılan konuyu
hatırlamak için bir yol açacaktır.
15. HATIRLATMAYI
KOLAYLAŞTIRACAK NESNELER VE BENZETMELER KULLANIN: Bir
kelime, bir cümle ve hatta bir resim hatırlamayı kolaylaştırabilir. Mesela;
çocuğunuzun bir listeyi hatırlaması gerektiği zamanlarda, listedeki her
kelimenin harflerinden anlamsız cümleler yaptırabilirsiniz.
16. BİLGİYİ
KONTROL ETME: Yapılan dikkatsizlikleri asgariye indirmek için çocuğunuza
kendi işini kontrol etmesini öğretin. Yaptığı bir imla hatasını, noktalama
işaretleri ile ilgili bir yanlışı ve benzeri, yine kendisinin düzeltmesini ona
öğretin. Yaptığı düzeltmeler için adını yazıp imzalamasını isteyin.
17. DOĞRU
OLANIN ALTINI ÇİZİN: Çocuğunuzun yaptığı ile gurur duymasını sağlayın. En iyi
yaptığı alıştırmayı veya herhangi bir çalışmayı daire içine aldırın. Hiçbir
zaman yaptığı işle tatmin olmayan ve yaptıklarını daima küçük gören, huzursuz
olan çocuklar için kimsenin kusursuz olmayacağı gerçeğini onlara anlatın bunun
önemini vurgulayın.
18. ÖDEVİN
ÖNEMİNİ ÖĞRETİN: Ders yılı başında öğretmenlerinizle görüşün. Ödev ve test
günlerine ilişkin bilgi sahibi olun. Hatta ödevler için bir küçük deftere
verilen ödevlerin yazılmasını isteyin. Böylece çocuğunuz bugün “ödev yok” veya
“ödev yapmayı unuttum” gibi ifadelere baş vurmasına fırsat vermemiş
olacaksınız. Çalışan, ödevini zamanında bitiren çocuklara oyun oynama ve TV
seyretme izni vererek onları ödüllendirmek de gerekir.
19. OLUMLU
OLANA, İYİYE, GÜZELE KIYMET VERİN: Çocuğunuzun önemini kontrol
ettiğinizde, önce doğru olanın altını çizin “ Veavv, 10 problemin 10’nu da
doğru!” Sonra da çocuğunuza son alıştırmalara bir daha göz atmasını önerin.
Çocuğunuzun daha dikkatli bir kişi olmasını sağlayın. Böylece çocuğunuzun
anlayışını geliştirmiş olursunuz.
20. ÖĞRETMENİYLE
KONUŞUN: Ev
ödevi, çocuğun gündüz öğrendiğini pekiştirmeli, öğrenciyi korkutmamalıdır. Eğer
çocuk bir ödev üzerinde saatlerini harcıyorsa, yapmakta güçlük çekiyorsa,
öğretmeniyle konuşun çünkü bu noktada sıkıntı çekiyorsa bu, nefreti doğurur ve
çocuğu öğrenmeye kapatır.
21. TELEVİZYON
İZLEME VAKTİNİ SINIRLAYIN: Çocuğunuzun her hafta kaç saatini TV önünde geçireceğine
karar verin. TV rehberinden, programları ve showları çocuğunuzun önceden
seçmesini sağlayın. Uygun zamanlarda tekrar izletmek için özel programlar
kaydedin.
22. AİLE
OLARAK YILDA TV’DEN UZAK KALMAYI PLANLAYINIZ: Yılda bir hafta TV
izlemeyin. Bu süre daha zevkli işlerin yapılmasına ve yeni şeylerin
öğrenilmesine vesile olabilir.
23. ÇOCUĞUNUZLA
BERABER TV İZLEYİN: Programın içeriğini çocuğunuza açıklayın. Çocukların gerçek
ve hayali ayırt etmelerine yardımcı olun. Reklamları tartışın ki çocuğunuz
bilinçli bir tüketici olabilsin.
24. BERABER
OKUYUN: Bütün
ailenin aynı anda katılabileceği bir okuma saati ayarlayın. Çocuklar,
anne-babalarını okurken görmeye ihtiyaç duyarlar. “Söylediğimi yap”, ifadesinin
“Yaptığımı yap” kadar etkili olmadığını unutmayın. Okuma kelime
dağarcığını arttıracaktır ve sohbetleri zevkli hale getirecektir.
25. ÖĞRETİCİ
OYUNLAR OYNAYIN: Bekleme zamanlarında ve diğer boş vakitlerde, çocuğunuzun
düşünmesini harekete geçirmek için aklınızda bir oyun hazır olsun, Twenty
Quetions (20 soru), Categories (sınıflar) ve I Spy (casusluk yaparım)
sınıflandırma becerilerini ve yöntemini öğretir. En erken yaşlardan başlayarak,
çocuğunuzun aletlerin çalışma şeklini, kavramları ve çevresindeki
nesnelerin özelliklerini anlamasının nasıl geliştiğini gözlemleyin.
26. MANTIKLI
HEDEFLER BELİRLEYİN: Bir çocuk için C’den A’ya derece atlamak imkansız gibi
görünür. Her seferinde çocuğunuzun her gece çalışması için destekleyin ve
gösterdiği çaba için her gün onu tebrik edin. Gelişmeyi göreceksiniz.
27. SORULARI
CEVAPLAYIN: Öğrenme, saat 3’te bitmez. Soruları, öğrenme deneyimine
çevirin. Eğer çocuğunuzun sorularının cevabını bilmiyorsanız bir kaynak kitaba
baş vurun. Bir gezi planladığınızda, önce biraz ev ödevi yapın. Beraber
gideceğiniz yerin tarihini araştırın. Görülmeye değer yerlerin listesini yapın
ve bu yerin neden önemli olduğunu bulun.
28. MATEMATİĞİ
GERÇEKÇİ YAPIN: Çocuğunuz, gerçek yaşam durumlarını yansıtan kelime
problemine sahip olduğunda, gerçek araçları kullanın. Oturma odanızı adımla
ölçün. Belli bir hızla gidilirse, büyükannenin odasına gitmenin ne kadar
süreceğini hesaplayın. Matematiği gerçek hayatta ilişkilendirmek, çocuğunuzun
öğrenme için ilkeleri ve sebepleri anlamasını kolaylaştırır.
29. İYİ BİR
DİNLEYİCİ OLUN: Çocuğunuzun, size her gün okumasını sağlayın. Onu sadece
yanlış okuduğu kelimeleri düzeltmek için dinlemeyin. Birbiriyle bağlantılı
kavramlar hakkında, o durumda karakterlerin başka neler yapmış
olabileceği hakkında, daha sonra ne olabileceği hakkında konuşun. Çocuğunuzun,
benzer temalarda okumuş olduğu hikayeleri hatırlamasını ve onları
karşılaştırmasını sağlayın.
30. OKUMAYA
ERKEN BAŞLAYIN: İçinde kelime veya kavramların olmadığı kitaplarla başlayıp,
resimli ve metinli kitaplara geçin. Bu tür kitapları yıllarca çocuğunuza
geceleyin okumaktasınız. Çocuğunuza kitap okumak, sağlayabildiğiniz en önemli
öğrenme deneyimlerinden bir tanesidir.
31. DÜNYADA
OLUP BİTENDEN HABERDAR EDİN: Dünyada meydana gelen olayları
açıklayarak ve onların da fikirlerini alarak çocukları yetişkinlerin
sohbetlerine dahil edin. Eğer çocuklarınız kendi yorumlarının önemsendiğini
fark ederlerse haberlere daha çok dikkat edeceklerdir. Fakat olayları
açıklarken çocuğun seviyesine uygunluğunu dikkate almalısınız.
32. KİTAPLARI
SEVDİRİN: Tatil
ya da doğum günü listelerine de kitap ilave etmeyi unutmayın. Çocuğunuzu
koleksiyonuna başlarken en iyi satan bir kitabı hediye ederek şaşırtın.
Karikatür kitaplarını, magazinleri ve gazeteleri ihmal etmeyin. Eğer çocuğunuzokurken
keyif alacağı şeyleri bulabilirse daha çok okuyacaktır.
33. REFERANS
KİTAPLARI BULUNDURUN: Her evde yetişkin bir de öğrenci için sözlük, bir atlas ve
bir ansiklopedi bulunmalı ki çocuklar ihtiyaçları olduğunda rahatlıkla
araştırma yapabilsinler. Bir ansiklopedi gerçek bir bilgi kaynağıdır. Tüm
kaynakları nasıl kullanabileceğini çocuğunuza gösterin. Karşılaştığı sorunları
bu referans kitaplarından araştırırken ona eşlik edin.
34. KÜTÜPHANEYİ
SIK SIK ZİYARET EDİN: Her çocuğun bir kütüphane kartı olabilir ve de olmalıdır.
Kart için başvuru yapmak kayda değer bir aşamadır. Kitap kullanım ve araştırma
kurallarını açıklayın ve düzenli olarak kütüphaneye gidin. Ayrıca, çocuğunuzu
kütüphane kitaplarını özel bir yere koyması için teşvik edin. Böylelikle
kitap teslim zamanlarında aksama olmayacaktır.
35. YAZI
YAZMA MALZEMESİ BULUNDURUN: Çocuk harfleri doğru yazma yeteneğini geliştirmeden çok önce
bir kalem tutup basit işaretler yapabilmektedir. Her zaman, silinebilir renkli
kalemler ve çeşitli yazı malzemelerini hazır bulundurun. Çocuğa çeşitli
ortamlar yaratarak destek olun. Örneğin, yapay bir sınıf ortamı yada restoran
ortamı hazırlayın. Çocuğunuzu kısa teşekkür mesajları ve hikâyeler yazmaya
teşvik edin.
36. OKULDA
YAPTIKLARINDAN HABERDAR OLUN: Yardımınız gerektiğinde çocuğunuzun
okul ödevleriyle ilgilenin. Çocuğunuza okulda o gün ne yaptığını sormayı
alışkanlık haline getirin. Ona gün boyunca başına gelen en iyi ve en kötü şeyin
ne olduğunu sorun. Çocuklar gerçekten ilgilendiğinizi fark ettiğinde mutlaka
sizinle paylaşacaklardır.
37. ÖZ
YETENEK GELİŞTİRİN: Çocuğunuzun okuldaki başarılarını dile getirerek yada onda
olumlu sonuçlar yaratan çalışmaları keşfederek çocuğunuzun ilgi ve beceri
alanını geliştirin. Başarılı olduğu bir alan buluncaya kadar ona sanat, resim,
müzik, dans, spor gibi uğraşı alanları sağlayın. Çocuğunuzda hoşunuza giden
şeylerin bir listesini yapın ve çocuğunuzun da listeye eklemeler yapmasını
sağlayın.
38. BİRLİKTE
SESLİ OKUYUN: Çocuğunuz okumaya başladıktan sonra ona kitap okumayı
sürdürün. Şiir ve klasiklere de yer verin ve çocuğunuza okutturun. Sizin
çocuğunuza okuduğunuz kitapların çoğu daha sonraları en sevilen ve tekrar
tekrar okunan kitaplar arasında yer alır.
39. OKUL
İŞLERİNDE İSTEKLİ OLUN: Çocuğunun gittiği okulun faaliyetlerini destekleyen
velilerden olun. Özel durumlarda okulda bulunacak telefon konuşmalarında
bulunarak okula yardımcı olun. Çocuklar anne ve babalarını okulda görmekten çok
hoşlanırlar. Ayrıca okulun sizin yardımınıza ihtiyacı var.
40. ÖĞRETMENLERLE
KONUŞUN: Çocuğunuzun
öğretmeniyle görüşmek için bir sorun çıkmasını beklemeyin. Diyalogu ilk
günlerden başlatın ve devan ettirin. Okulun ve öğretmenlerin yaptığını takdir
etmek, bunu onlara hissettirmek çok önemlidir. Ufak bir teşekkür pek çok yol
aldırır. Öğretmenlerin de olumlu tepkilere ihtiyacı vardır.
41. KONUŞMAYI
GENİŞLETİN: Küçük çocuklar konuşmaya başladığı zaman onlara baş sallayarak
yada tek kelimelik cevap vermeyin. Çocuğunuzun kelime dağarcığını genişletin ve
onları düşünmeye sevk edecek cevaplar verin. Sonraları, çocuğunuzun uzun
cümleler kurmasına ve düşüncelerini detaylarıyla açıklamasına yardımcı olun.
42. ÇAK
PRATİK YAPTIRIN: Mükemmellik amaç değildir. Büyüklerle kurulan en küçük bir
diyalog, oyunlarda rol alma gibi faaliyetler çocuğunuzun pratik yapmasını
sağlayacaktır.
43. HER
GÜN MATEMATİKLE UĞRAŞIN: Çatalları saydırarak, kurabiyeleri toplatarak, malzemelerin
ölçülerini verdirerek, termostatı ayarlatarak vb. çocuğunuza matematiğin
önemini sezdirin.
44. OKUL
TAKİP ÇİZELGESİ TUTUN: Çocuğunuzun her yıl çalışmasını gösteren bir çizelge belirleyin
ve böylece onun neleri öğretmekte olduğunu anlayabilirsiniz. Bu şekilde sık sık
tekrarladığı hataları yada dikkatsizlikleri saptayarak gerektiği zaman bu
çizelgenin size yardımcı olmasını sağlayabilirsiniz.
45. OKUL
ÇALIŞMALARINI SAKLAYIN: Çocuğunuz okulda olamadığında ev ödevlerini gözardı etmeyin.
Çocuğunuzun ödevlerini düzenlemesinin önemli bir yeri vardır. Bu çocuğunuzun
çalışmalarını saklı tutmasına ve her gün sınıfta olanların önemli
olduğunun sizin tarafınızdan bilinmesine yardımcı olacaktır.
46. EV
ÖDEVİ PLANI YAPIN: Çocuğunuza ödevlerini yapması için iyi bir ışık ve
aydınlatma sağlayın. Düzenli bir zaman ayarlayın. Çocuğunuzun yaptığı ödevleri
zamanında ve doğru biçimde övün.
47. ÖĞRENMEDE
BAŞARIYI ÖĞRETİN: Çocuğunuzun ilgisini daima konuşmacının yüzüne olmasını,
konuşmacının sorusunda ne kastettiği ve konuşmacı konuşma bitişinde ne dediğini
gözden geçirmeyi öğretin.
48. YERİ
OLMAYAN EŞYALARI ENGEL OLUN: Kitap ve kitap çantaları için bir yer
dizayn edin. Çocuğunuza tereddüt etmeyi, kendini görmeyi ev veya okuldan önce,
ve ödevi, kitap, gözlük, öğle yemeği ve kot gibi unutulacak şeyleri
hatırlamayı öğretin.
49. YÖNETİMİ
TAKİP EDİN: Yönetimlerin nasıl takip edileceğinin öğrenilmesi, hem okul hem de
evdeki başarı için çok önemlidir. Bu başarının gelişmesine yardım etmek için,
yöntem vermeden önce çocuğunuzla göz göze gelin, o zaman içinde bir kısım
yöntemleri verin ve uygulamaya başlamadan önce tekrar ettirin.
50. MODEL
ÖĞRENME: Çocuklar,
ebeveynlerinin yaptıklarını görerek öğrenirler. Çocuğunuza sınıfa katılmayı,
eğitici gösterilmeyi ve okumayı bizzat kendiniz gösteriniz. psikologankara.net
21 Şubat 2017 Salı
Kaliteli Yalnızlık - Aziz ASLAN
KALİTELİ YALNIZLIK
Yalnızlığın kalitelisi de nasıl oluyor demeyin! Madem her şeyin kalitelisi var , yalnızlığın da olmalı.
Sahte kalabalıklar yerine kaliteli yalnızlık çok daha iyidir. Hayatı özümseyerek yaşatır size. Allah'a yakınlaştırır. Bir hastalık, bela, sıkıntı gelmeden de Allahı hatırlatır.
En büyük israf, nankör insanlara yapılan hizmettir. Yani vakit kaybı. Bir dünyalık yarış uğruna , büyük israfa sebep olmak yerine , kaliteli yalnızlıkla muhasebe yapıp, kendine yüksek saygı ile günlerini daha faydalı ve hayırlı yapmak eftaldır.
Az şikayet, çok şükür etmek gerek ki mutlu olalım. Kendimizi dinler, kendimize danışırsak " Kaderimi ancak Allah bilir." deriz. Sıkıntı veren endişelerden kurtuluruz. En büyük zenginlik akıldır. Zafer her zaman kılıçla kazanılmaz.
Hayat sizi yormuşsa eğer en güzel yol kaliteli yalnızlıktır. Zaten hayat çok kısadır. Gürültü, patırtıya değmez.
Gerektiğinde yalnızlıktan korkmamak gerekir. Bazen de hayatın telini kendine tıkırdatmak gerekir. Dostun postu eskimez fakat ederinden fazla değer verirsen , yüz astarını çabuk yırtar. Siz siz olun ederinden fazla kimseye değer vermeyin.
Yalnızlık yarenini iyi seçmenize yardımcı olur. İtle yatmaz , bitle kalkmazsınız. Kendinize ve yakınlarınıza faydalı olursunuz. Pişman olacağınız kararlardan uzak durursunuz. İnsanın yüreği sevdikçe ve acı çektikçe büyür ve ruhu olgunlaşır. Allah katında da derecesi yükselir. Kaybettim diye düşünürken, aslında kazandığını farkedersin.Ne kadar sabırlı olduğunu çile zamanlarında görürsün. O sabır, yüreğine ışık tutar, dereceni yükseltir.
Allah dertliyi sever. İnsanı elmas gibi yarattı, tasayı ise cila olarak... Cila sizi parlatır. Bazı insanlar hayatı size Cennet de edebilir, Cehennem de. Hayırsız insanlardan Allah'a sığınalım. Hayırlısını dileyelim.
Hiç umudumuzu kesmeyelim. En kötü günümüzde dilimizde sadece iki kelime olsun; Allah büyüktür.
21.02.2017 Köşe(Azizce)/Kocatepe Gaz.
Yalnızlığın kalitelisi de nasıl oluyor demeyin! Madem her şeyin kalitelisi var , yalnızlığın da olmalı.
Sahte kalabalıklar yerine kaliteli yalnızlık çok daha iyidir. Hayatı özümseyerek yaşatır size. Allah'a yakınlaştırır. Bir hastalık, bela, sıkıntı gelmeden de Allahı hatırlatır.
En büyük israf, nankör insanlara yapılan hizmettir. Yani vakit kaybı. Bir dünyalık yarış uğruna , büyük israfa sebep olmak yerine , kaliteli yalnızlıkla muhasebe yapıp, kendine yüksek saygı ile günlerini daha faydalı ve hayırlı yapmak eftaldır.
Az şikayet, çok şükür etmek gerek ki mutlu olalım. Kendimizi dinler, kendimize danışırsak " Kaderimi ancak Allah bilir." deriz. Sıkıntı veren endişelerden kurtuluruz. En büyük zenginlik akıldır. Zafer her zaman kılıçla kazanılmaz.
Hayat sizi yormuşsa eğer en güzel yol kaliteli yalnızlıktır. Zaten hayat çok kısadır. Gürültü, patırtıya değmez.
Gerektiğinde yalnızlıktan korkmamak gerekir. Bazen de hayatın telini kendine tıkırdatmak gerekir. Dostun postu eskimez fakat ederinden fazla değer verirsen , yüz astarını çabuk yırtar. Siz siz olun ederinden fazla kimseye değer vermeyin.
Yalnızlık yarenini iyi seçmenize yardımcı olur. İtle yatmaz , bitle kalkmazsınız. Kendinize ve yakınlarınıza faydalı olursunuz. Pişman olacağınız kararlardan uzak durursunuz. İnsanın yüreği sevdikçe ve acı çektikçe büyür ve ruhu olgunlaşır. Allah katında da derecesi yükselir. Kaybettim diye düşünürken, aslında kazandığını farkedersin.Ne kadar sabırlı olduğunu çile zamanlarında görürsün. O sabır, yüreğine ışık tutar, dereceni yükseltir.
Allah dertliyi sever. İnsanı elmas gibi yarattı, tasayı ise cila olarak... Cila sizi parlatır. Bazı insanlar hayatı size Cennet de edebilir, Cehennem de. Hayırsız insanlardan Allah'a sığınalım. Hayırlısını dileyelim.
Hiç umudumuzu kesmeyelim. En kötü günümüzde dilimizde sadece iki kelime olsun; Allah büyüktür.
21.02.2017 Köşe(Azizce)/Kocatepe Gaz.
16 Şubat 2017 Perşembe
SÜPER BİR BEYNİN REÇETESİ
SÜPER
BİR BEYNİN REÇETESİ
Uzmanlar, hafıza ve zekâ körelmesinin önüne
geçerek beyin gücünü artıracak 11 maddelik bir öneri listesi hazırladı. İşte
beyin gücünü artıracak yöntemler:
1- Akıllı ilaçlar: ”Modafinil” gibi ilaçlar,
beyni 90 saat boyunca uyanık tutuyor. Beynin bir bölgesinden diğerine veri
akışını sağlayan kimyasalları artırıyor.
2- Yiyecekler: Protein açısından zengin
besinler yarar sağlıyor. Düzenli kahvaltı yapmak da zihinsel performansı
artırıyor; gazlı içecekler tam tersi etki yapıyor.
3- Müzik: Özellikle Mozart dinlemenin
matematiksel zekâyı artırdığı ve müzik derslerinin, çocukların IQ”sunu
yükselttiği belirlendi. Ancak pop müziğin böyle bir etkisi görülmedi.
4- Biyonik beyin: Elektrotlarla beyne az
miktarda elektrik akımı vermenin, beynin gücünü artırdığı belirtiliyor.
5- Zihinsel egzersizler: Zor matematik
soruları zekâyı keskinleştiriyor. 5 hafta boyunca zihinsel egzersiz yaptırılan
çocukların IQ”su 8 puan yükseldi.
6- Hafıza oyunları: İskambil destesindeki her
kartı bir karakterle özdeşleştirip tüm karakterlerin yer aldığı bir hikâye
yaratarak, 52 kartı sırasıyla hatırlayabilirsiniz.
7- Uyku: 21 saat boyunca uyumamak, beyin
üzerinde sarhoşluk gibi bir etki yaratır. 2 saatlik çalışmadan sonra iyi bir
gece uykusu uyumak, öğrenmeyi kolaylaştırır.
8- Yürüyüş: Haftada 3 kez yarımşar saat
yürüyüş yapmak; öğrenme, konsantrasyon ve mantık gücünü yüzde 15 artırır.
9- Hobiler: Örgü ören, bulmaca çözen
yaşlıların Alzheimer gibi hastalıklara yakalanma riskinin daha az olduğu tespit
edildi.
10- Konsantrasyon: Bu da beyin için önemli
bir egzersiz! Bir iş üzerindeyken, kısa süreli bir dikkat dağılması sonrasında
yeniden konsantrasyon sağlamak yaklaşık 15 dakika sürer.
11- Nörolojik tarama: Beyin içindeki
hareketliliği gösteren tarayıcılar, beynin aktivitelerini kontrol etmekte de
kullanılabilir. izafet.net
14 Şubat 2017 Salı
Adalet - Aziz ASLAN
ADALET
Bu haftaki yazımız her canlıya, her şahsa, her kuruluşa ve her devlete lazım olan ADALET üzerinedir.
Birçok adalet çeşidinden bahsedebiliriz. Adli adalet, idari adalet, sosyal adalet ve ilahi adalet gibi..
Adli adalet, bildiğimiz adliyelerdeki vakalarda hakimlerin verdiği kararlarla ilgili adalet. Tarafsızca, ön yargısız, haklıyı ve suçluyu birbirinden ayıracak şekilde ve olması gereken kararlardır.
İdari adalet bürokraside ülkenin güzel yönetilmesi için adama göre değil , liyakata ve tecrübeye yönelik yetkilendirme ve denetimlerdir.
Sosyal adalet, toplum kesimleri arasındaki dengesizlikleri yok etmek için yine ülkeyi yönetenlerin politikaları ile koymuş oldukları kurallardır. Burada adaleti uygulayıcılar da, dağıtıcılar da, alıcılar da adaletli olmalıdır.
Yukarıda bahsettiğimiz üç adalet de insanlar ve kurumlar tarafından uygulanır. Bu nedenle eksiklikler, yanılmalar, yanlışlıklar ve şaşmalar olabilir. Zamanla ve tecrübeyle düzeltilebilir ya da daha kötü olabilir.
Bir de İlahi adalet var. Yani şaşmaz, yanılmaz adalet. Yaradanımızın adaleti. İşte bu adalete güvenmek lazım. İşte bu adaletten korkmak lazım. Korkmayanın vay haline. Boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan hakkını alacağı adalet. Emek hırsızlığının , hak yemenin, can acıtmanın kul hakkı olduğu ve kul hakkının huzuru mahşerde dahi affedilmeyeceği Allah'ın adaleti. Gecikse de kimsenin yaptığının yanına kar kalmayacağı adalet. Allah korusun Ölümü unutanların unuttuğu korkunç adalet. Diğer adalet sistemlerin göremediğini gören adalet.
Değerli dostlar; Her türlü adalet hepimize lazım. Adaletsizliğe sebep olanlar mutlaka adaletsizliğin gazabına uğrarlar.
Adaletin kılıcı öyle keskindir ki, yeri gelir tutanın da elini keser.
Ecdadımız adalet üzerine hükmettiği için dünyayı idare etmiş. Bu aziz millet çocuklarına "adalet" ismini koymuş.
Adaletten ayrılmazsak millet olarak bizi değil düşmanlarımız, içimizdeki riyakarlar dahi yıkamazlar.
Güç yetiren Allah'tır. O ne derse o olur. Adaletin kuvvetli, kuvvetlinin de adaletli olması gerekir.
Adaletin hakim olduğu yerde , silahın yeri yoktur.
Doğru olan, haklı olandır.
Adalet, mülkün temelidir.
Aziz ASLAN
14.02.2017 Köşe-Kocatepe
Bu haftaki yazımız her canlıya, her şahsa, her kuruluşa ve her devlete lazım olan ADALET üzerinedir.
Birçok adalet çeşidinden bahsedebiliriz. Adli adalet, idari adalet, sosyal adalet ve ilahi adalet gibi..
Adli adalet, bildiğimiz adliyelerdeki vakalarda hakimlerin verdiği kararlarla ilgili adalet. Tarafsızca, ön yargısız, haklıyı ve suçluyu birbirinden ayıracak şekilde ve olması gereken kararlardır.
İdari adalet bürokraside ülkenin güzel yönetilmesi için adama göre değil , liyakata ve tecrübeye yönelik yetkilendirme ve denetimlerdir.
Sosyal adalet, toplum kesimleri arasındaki dengesizlikleri yok etmek için yine ülkeyi yönetenlerin politikaları ile koymuş oldukları kurallardır. Burada adaleti uygulayıcılar da, dağıtıcılar da, alıcılar da adaletli olmalıdır.
Yukarıda bahsettiğimiz üç adalet de insanlar ve kurumlar tarafından uygulanır. Bu nedenle eksiklikler, yanılmalar, yanlışlıklar ve şaşmalar olabilir. Zamanla ve tecrübeyle düzeltilebilir ya da daha kötü olabilir.
Bir de İlahi adalet var. Yani şaşmaz, yanılmaz adalet. Yaradanımızın adaleti. İşte bu adalete güvenmek lazım. İşte bu adaletten korkmak lazım. Korkmayanın vay haline. Boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan hakkını alacağı adalet. Emek hırsızlığının , hak yemenin, can acıtmanın kul hakkı olduğu ve kul hakkının huzuru mahşerde dahi affedilmeyeceği Allah'ın adaleti. Gecikse de kimsenin yaptığının yanına kar kalmayacağı adalet. Allah korusun Ölümü unutanların unuttuğu korkunç adalet. Diğer adalet sistemlerin göremediğini gören adalet.
Değerli dostlar; Her türlü adalet hepimize lazım. Adaletsizliğe sebep olanlar mutlaka adaletsizliğin gazabına uğrarlar.
Adaletin kılıcı öyle keskindir ki, yeri gelir tutanın da elini keser.
Ecdadımız adalet üzerine hükmettiği için dünyayı idare etmiş. Bu aziz millet çocuklarına "adalet" ismini koymuş.
Adaletten ayrılmazsak millet olarak bizi değil düşmanlarımız, içimizdeki riyakarlar dahi yıkamazlar.
Güç yetiren Allah'tır. O ne derse o olur. Adaletin kuvvetli, kuvvetlinin de adaletli olması gerekir.
Adaletin hakim olduğu yerde , silahın yeri yoktur.
Doğru olan, haklı olandır.
Adalet, mülkün temelidir.
Aziz ASLAN
14.02.2017 Köşe-Kocatepe
13 Şubat 2017 Pazartesi
Bazen Güneş Sadece Bizim İçin Doğar.
Bazen Güneş Sadece Bizim İçin Doğar.
Cahide GÜNAY (14 ŞUBATTA AŞK BAŞKADIR KİTABINDAN)
Aslında nasıl hissediyorsanız öylesinizdir. Zamanı gelir
bağıra çağıra şarkılar söylemek gelir içinizden. Zamanı gelir ağlamaya bahane
ararsınız, en küçük bir şeyde gözleniriz ıslanır, dudaklarınız titrer. Bu
farklı bir şeydir, tarifi gerçekten zor. Sokaklar kalabalıktır fakat ıssız olsun istersiniz, gökyüzü
berraktır, hafif yağmur istersiniz, sevgiliniz aramıştır aslında fakat, “niye
daha önce aramadı ki” dersiniz. Karanfil almıştır size, papatya koklamak
istediğinizi düşünürsünüz. Var olduğunu bildiğimiz fakat kimsenin bilmediği
güzel sokaklar vardı, her zaman burada biz vardık, fakat kimsecikler yoktu.
Gizli kapaklı kalmış sevdalarımız ve içimizde acıyan bir yaramız her zaman var
olan hep bir şeylerin özlemi bir şeylerin sevdası oldu içimizde, ne zaman
ağlayıp ne zaman güleceğimiz hiç belli olmadı. Her zaman rolleri başkası verdi
elimize. Hiç bir zaman hiçbir sahnede oyuncu olarak oynamadım fakat tek
bildiğimiz güzel sokaklar vardı, gülmek
içinde bir sebebimiz. Kimi zaman durgun kimi zaman yorgun kimi zamanda bize
yapılan haksızlığın hesabını sormak için
mücadele verdiğimiz ve her mücadelenin sonunda yenik düştüğümüz kimsenin
bilmediği fakat bizim adımızın her zaman var olduğu o güzel sokaklar vardı. Sabahları kalktığımızda odamıza vuran hafif
bir güneş ışığı ve kimsenin
veremediği sıcaklık vardı. Güneş o
sokaklarda sadece fakat sadece bizim için doğar ve sadece bizim için verirdi
sıcaklığını. Yarınların hayalini kurduk,
elinden tutup yürüyeceğimiz bir sevgili ve her sabah kalktığımızda onun verdiği
mutlulukla yola çıkmak onun huzurunu yaşamak ve her gece başımızı yastığımıza
koyduğumuzda onu düşüneceğimiz ve her gece başını yastığa koyduğunuzda sizi
düşünen bir sevgili hayalini kurup durduk. Hayallerimizin yaşadığı
duygularımızın sınırsızca kol gezdiği ve
kimsenin karışmadığı ve sadece fakat sadece bizim adımızın var olduğu kimsenin bilmediği sokaklar vardı. O sokaklar her zaman var
olacaktı. Taki bir gün bu beden toprak
olup yok oluncaya dek. İşte o sokaklar kalbimizin tam ortasında idi. Bizimle
doğdu bizimle yaşadı bizden başka kimse bilmedi sadece bizim adımız ve gizli
kapaklı kalmış sevdalarımızın adının varlığı ile ve kimsenin bilmediği fakat
bizim adımızın var olduğu güzel sokaklar vardı...
9 Şubat 2017 Perşembe
Denizde dalgalar geçince her nedense bir önceki dalga hep unutuluyor... CAHİDE GÜNAY
Denizde dalgalar geçince
her nedense bir önceki dalga hep unutuluyor...
CAHİDE GÜNAY
Elimizden kayıp giden ve dönmeyen o kadar çok şey var ki HAYATIMIZDA.
Günlük hayatımızda kendimizle başbaşa kaldığımızda yapabileceğimiz çok şey var. Her nedense kişi ve olgular üzerine nefret oluşturuluyor başka işimiz yokmuş gibi. Bizler kendi oluşturduğumuz nesnelerin, kölesiyiz... İnsanın kendi kendisinin kölesi olması anlaşılabilir bir durum değil. Aslında bu, bir bencillik değil, bencilliğin ötesinde bir durum. Çünkü, kişilikler devrede olmadığı için kendini yönetemiyor. İçimizde gizli bir güç tarafından yönetiliyor gibiyiz... Yaşamımızda neler olup bitiyor farkına varamıyoruz insanlar bir çarkın içindeler fakat bu çark neyin nesidir, kendisini nerelere götürüyor farkına varamıyor, her şey bir anda oluveriyor. İnsanın kendisini baş döndürücü sıradan tutuklara kaptırmaması bir bilinç halidir. Bilinç hali insanın kendinin farkında oluşu. Hepimiz biliyoruz ki hayatımız çok hızla akıp gidiyor sürekli bir akış içerisindeyiz. Zaten bilinç hali pişmanlıkları kabul etmez. Üzerimize düşeni hakkıyla yapar yerine getirirsek sorunlar kalmaz. İnsanın insana yardım etmesi, bir zincir oluşturması ve bu halkayı genişletmesi hem kendisinin hem de insanlığımıza faydadır. Sözün özü insanlar düşünmeden hareket ettikleri için daha çok ACI çekerler...
7 Şubat 2017 Salı
Nasiple Kavga Olmaz - Aziz ASLAN
NASİPLE KAVGA OLMAZ
Her kulun imtihanı farklıdır. Kimi inancıyla, kimi hastalıkla, kimi ailesiyle imtihandadır. Kimi fakirliği, kimi de zenginliği ile imtihandadır. Allah bize değer vermiş imtihan etmiş. Bize düşen Allah'tan gelene kalben razı olmaktır.
En büyük savaşlarımızdan biri de nasibimizle kavga içinde olmamızdır. Birşey isteriz, nasip değildir olmaz, üzülürüz. Birşey kaybedersin yine öyle. Bu durumda geçmişe takılıp kalır isek hem kendimize, hem de çevremize zarar veririz. Nasiple kavga yerine, Allah'ın her zaman bizim için hayırlı ve güzelini vereceğini bilip teslim olmalıyız. Mutluluk ve huşu nasibe razı olmaktan geçer.
İnsanoğlu olarak elbet gayreti elden bırakmayalım. Ancak gayret ile hırs arasındaki çizginin farkında olmalıyız. Dünyalık işler için hırslanırsak sonunda zararlı çıkarız. Biz bilemeyiz neyin hayr, neyin şer olduğunu. Nasip, çok güzel bir ihtimaldir. Allah ne yazdıysa o olur. İsyanda değil, imtihanda olmalıyız.
Ne kadar hesap yaparsanız yapın, hesapta olan değil, nasipte olan gelir başınıza.
Niyet kuldan, nasip Allah'tandır. Ağılda oğlak doğuna,derede otu biter.
Her olayı hayır bil, her geceyi Kadir bil, her geleni Hızır bil.
Bazı zavallılar Allah'a sığınmak yerine kerameti kendilerinde görürler. Herşeyin ellerindeki sihirli değnekle oluverdiğini zannederler. Sanki onlardan habersiz bu dünyada birşey olmayacak gibi düşünürler. Bu düşünce ile insanlara tepeden bakarlar. Alnı yükseklerde olacağı yerde burnu yükseklerdedir. Hep başardıklarından bahseden gafiller bilmezler ki hiç birşey olmadıklarını. Oysa ki, işin birde sonunu görmek gerekir. Atalarımız, " ne oldum deme, ne olacağım de." diye boşuna dememişlerdir.
Kısmet etmiş ise Mevla; El getirir, yel getirir, sel getirir. Kısmet etmez ise Mevla; El götürür, yel götürür, sel götürür.
Kısacası Değerli dostlarım; Nasibin farkında olmakta ayrı bir nasiptir.
Her kulun imtihanı farklıdır. Kimi inancıyla, kimi hastalıkla, kimi ailesiyle imtihandadır. Kimi fakirliği, kimi de zenginliği ile imtihandadır. Allah bize değer vermiş imtihan etmiş. Bize düşen Allah'tan gelene kalben razı olmaktır.
En büyük savaşlarımızdan biri de nasibimizle kavga içinde olmamızdır. Birşey isteriz, nasip değildir olmaz, üzülürüz. Birşey kaybedersin yine öyle. Bu durumda geçmişe takılıp kalır isek hem kendimize, hem de çevremize zarar veririz. Nasiple kavga yerine, Allah'ın her zaman bizim için hayırlı ve güzelini vereceğini bilip teslim olmalıyız. Mutluluk ve huşu nasibe razı olmaktan geçer.
İnsanoğlu olarak elbet gayreti elden bırakmayalım. Ancak gayret ile hırs arasındaki çizginin farkında olmalıyız. Dünyalık işler için hırslanırsak sonunda zararlı çıkarız. Biz bilemeyiz neyin hayr, neyin şer olduğunu. Nasip, çok güzel bir ihtimaldir. Allah ne yazdıysa o olur. İsyanda değil, imtihanda olmalıyız.
Ne kadar hesap yaparsanız yapın, hesapta olan değil, nasipte olan gelir başınıza.
Niyet kuldan, nasip Allah'tandır. Ağılda oğlak doğuna,derede otu biter.
Her olayı hayır bil, her geceyi Kadir bil, her geleni Hızır bil.
Bazı zavallılar Allah'a sığınmak yerine kerameti kendilerinde görürler. Herşeyin ellerindeki sihirli değnekle oluverdiğini zannederler. Sanki onlardan habersiz bu dünyada birşey olmayacak gibi düşünürler. Bu düşünce ile insanlara tepeden bakarlar. Alnı yükseklerde olacağı yerde burnu yükseklerdedir. Hep başardıklarından bahseden gafiller bilmezler ki hiç birşey olmadıklarını. Oysa ki, işin birde sonunu görmek gerekir. Atalarımız, " ne oldum deme, ne olacağım de." diye boşuna dememişlerdir.
Kısmet etmiş ise Mevla; El getirir, yel getirir, sel getirir. Kısmet etmez ise Mevla; El götürür, yel götürür, sel götürür.
Kısacası Değerli dostlarım; Nasibin farkında olmakta ayrı bir nasiptir.
07.02.2013/Köşe-Kocatepe Gaz.
4 Şubat 2017 Cumartesi
“ZEKA doğuştan gelen bir yetenek, AKIL ise onu kullanma becerisidir...”
AKIL DEĞİL, ZEKA ÖLÇÜLÜR...
YAZAR CAHİDE GÜNAY
“Zeka doğuştan gelen bir yetenek, akıl ise onu kullanma becerisidir...”
Akıl, her insanda doğuştan vardır; insanı diğer canlılardan ayıran özellik olarak kabul edilmektedir. Zeka, da her insanda belirli düzeylerde vardır, ancak her insanın gelişkin olan zekası farklı kategorilere dahil edilen türlerden biri olabilmektedir. Akıl insanın kendi başına hayatını devam ettirebilmesi kendini dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı koruyabilmesi kendisi için neyin faydalı neyin faydasız olduğunu algılayabilmesi hep akıl sayesindedir. Zekâ ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama, açıklayarak çözme, düşünme, gerçekleri algılama ve sonuç çıkarma yeteneklerin tamamıdır. Akıl ile zekâ arasındaki fark nasıl yapıldığını bilmekle, ne yapmak gerektiğini bilmek arasındaki fark kadar.... Zihin beyin gücünü, kavramları anlamadaki ustalık ve çevikliği ifade eder. Zekayı iyiye ya da kötüye kullanabilirsiniz; akıl ise sağduyuyu, isabetli karar verebilme yetisini çağrıştırır; doğru ve mantıklı, vicdana uygun hareketler sergilemeyi öngörür.
“Zeka, akıldan daha karmaşık bir kavram olarak gözüküyor olsa bile aslında akıl, zekadan daha üst düzeyde algılanan ve öyle kabul gören bir kavramdır.”
İkisi arasındaki en önemli fark, bir başkasından akıl alabilirsiniz fakat zekayı asla. O, her insanın kendisine özel bir durumdur. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneğidir. Akıl öğrenme yeteneği zekâ olaylar karşısında aklı çalıştırma hızıdır... Akıl bir bütündür. Zekâ, mantık, sağduyu, bilgi, ahlak, inanç bu bütünün parçalarıdır. Dolayısıyla akıl bu parçaların sinerjisiyle büyük bir güç olarak ortaya çıkar. Zekâ ise çok çeşitlilik arz eden yetenektir, Birde; duygusal zeka vardır, kısaca, kişinin hem kendisi, hem de diğerleri ile ilgili olarak duygusal konularda farkındalık ve bilinç sahibi olması halidir. Bu farkındalığın görülme şekli ise kendi duygularını ve başkalarının duygularını anlama, hissetme, yönlendirme ve yönetme hususunda kişinin beceri sahibi olmasıdır. Aslında sözün özü, “Zeka doğuştan gelen bir yetenek, akıl ise onu kullanma becerisidir...”AKIL değil, ZEKA ölçülür.
3 Şubat 2017 Cuma
2 Şubat 2017 Perşembe
Farkındalık ve ego birlikte var olamazlar...
Farkındalık ve ego birlikte var olamazlar...
CAHİDE GÜNAY
EGO beden ve zihin olarak bizi tanımlar...
Sağlıklı bir EGO kendini doğru ifade eder...
Ego günümüzde çok kullanılan ve hayatımızdaki önemli bir faktördür aslında. Fakat çoğunlukla yanlış uygulanır. Hiç farkında olmadan, başka insanlar hakkında, sürekli şikayet ettiğinizde, zihin sürekli hikâyeler üretir, insanlara
olumsuz etiketler yapıştırır. Yüksek sesle veya düşüncelerinizle şikayet etmeniz arasında bir fark yoktur.
“Kalp sesiyle, Ego’nun
sesini birbirine karıştırmayın... “
Ego, bize hayatla uyum sağlamayı öğretir, kendi içimizde bulunduğumuz ortamı, kendi yapabileceğimiz durumu, dürtülerimizi kontrol etme ve bunu kabul etme, yerine göre bize verilebilen önemli bir unsurdur. İnsanın varolmasında ve işlevsel olmasında hayati önem taşır. İnsan ilişkilerinde kendimizi ifade edebilmek ve duygularımızı ortaya koymak çok önemlidir. Birisini ezerek, birisine baskın olmak, egomuzun güçlü olduğu anlamına gelmez, tam aksine insanlar zayıflıklarını örtmek için egosunun yetişemeyeceği herhangi bir noktada engelleme yaşadığı ve kendisini öfkeyle ortaya koyduğu anlardır. Kendisini yüksek gören insanların egoları yüksek değildir aslında.
sesini birbirine karıştırmayın... “
Ego, bize hayatla uyum sağlamayı öğretir, kendi içimizde bulunduğumuz ortamı, kendi yapabileceğimiz durumu, dürtülerimizi kontrol etme ve bunu kabul etme, yerine göre bize verilebilen önemli bir unsurdur. İnsanın varolmasında ve işlevsel olmasında hayati önem taşır. İnsan ilişkilerinde kendimizi ifade edebilmek ve duygularımızı ortaya koymak çok önemlidir. Birisini ezerek, birisine baskın olmak, egomuzun güçlü olduğu anlamına gelmez, tam aksine insanlar zayıflıklarını örtmek için egosunun yetişemeyeceği herhangi bir noktada engelleme yaşadığı ve kendisini öfkeyle ortaya koyduğu anlardır. Kendisini yüksek gören insanların egoları yüksek değildir aslında.
Sağlıklı bir ego kendini doğru ifade eder.
Doğru yerdedir, doğru çalışmalar yapmıştır, sürekli doğruyu savunmaktadır. Birilerini kırmak güçlü bir egoyu göstermez aksine zayıf bir egoyu gösterir.
Yaşamımızda kendimizi ortaya koyarken bazen değişik davranırız, kendimize değişik modeller seçeriz, bazen öyle olurki buna çok önem verirseniz kendi hayatımızı yanlış yönlendirebiliriz. Bazen hata yaparız, hata yaptım diye açık açık söylemek yerine, egomuzun arkasına saklanırız. Ego bizde savunma mekanizması yaratır. Ego kimi koşullarda savunma arar. Birçok kişilik bozuklukları ego zayıflığından oluşur. Ego gerçekliği algılayamaz ve böler. “Dünyanın en iyisi benim” diye hissetme
ihtiyacı duyar. Kendi özünde kötü hissettiği duyguyu dışarıya farklı yansıtır. Aslında kendi zayıflıklarını dışarıya yansıtır. Egosu
yüksek insanların hata yapma şansı yoktur, kendilerini öyle benimsemişlerdir.
Başkalarının egolarına karşı tepkisiz kalmak,
kendi içinizdeki egoyu yok
etmek adına yapılabilecek en etkili yöntemdir. Başkalarındaki egoya tepki
vermeyerek, ister istemez farkındalığı ortaya çıkarırsınız, bu da şartlanmaya karşı şartlanmamış bilinçtir. Ancak başka birinin davranışının, kendi egosundan kaynaklandığını anladığınız zaman, tam bir tepkisizlik durumunda
olabilirsiniz. Sağlıklı bir EGO kendini doğru ifade eder...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Ahilik Kültürü - Aziz Aslan
AHİLİK KÜLTÜRÜ- Aziz Aslan Ahilik, Anadolu Selçuklu Devleti'nin son dönemleriyle Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemi aras...
-
ULUSLARARASI İLİŞKİLER TEORİLERİ / REALİZM Şükrü ŞİMŞEK ÖZET Uluslararasıİlişkiler alanındaki teorilerde realist te...
-
OSMANLI SARAYINDA HAREM FUHUŞ YUVASI DEĞİLDİ Harem, yani evde kadınların yaşadıkları bölüm geçmiş çağlarda da vardı. Osmanlı haremi ko...
-
OSMANLI DEVLETİ İDEOLOJİSİ NASILDI 1-OSMANLI RESMİ İDEOLOJİSİ VEYA DAİRENİN İÇİ Resmi İdeoloji teriminden kastımız, kısaca, bir devl...