YAZAR CAHİDE
GÜNAY
En büyük
aşklar, mutlu bir şekilde uzun yaşanılan aşklardır...
Kadın ve erkeğin birbirine tutku derecesinde etkilenmesine
yol açan pozitif bir duygu yoğunluğudur AŞK... Aşka kısaca tutkulu bir şekilde
etkilenmede diyebiliriz. Aşkta tıpkı inanç gibi insana insan olma özelliği
kazandıran temel yapı taşlarından birisidir. Yani aşk sadece insana özgü bir
olgudur. Aşk kadın ve erkek insanın çift olmasına, yuva kurmasına, soyunu devam
ettirmesine yardımcı olan duygusal bir etkendir. Aşk, insanların zannettiği
gibi birlikte yaşanılan bir duygu değildir. Aşk, her zaman tek başına da
yaşanılabilir. Aşık olan kişi aşkını yalnız yaşar. Aşk paylaşılamaz. Çünkü aşk
çift yönlü bir etkileşimin ortaya çıkardığı duygu yoğunluğu değildir. Bir tek
kişinin karşı cinsten etkilenmesiyle ortaya çıkan bir duygu
yoğunluğudur. Zihinsel olarak, kişi aşık olduğunda akıl ve mantık
mekanizmaları sağlıklı çalışmaz. Algısal bilgiler büyük yoğunlukla akıl
üzerinden değil, duygu üzerinden düşünceye aktarılır. Buda aşık olduğumuzda olayları
ve olguları sağlıklı değerlendirmemize engel olur. Birçok aşk yoğun ve hızlı
yaşanır fakat çabuk biter. Gerçek hayatta mutlu biten aşkların sayısı oldukça
azdır. Aşkta yaşanılan duygu yoğunluğu sevgiye nazaran daha
fazladır. Müthiş bir duygusal haz yaşarsınız. En büyük aşklar, mutlu
bir şekilde uzun yaşanılan aşklardır... YA SEVGİ... Kadın ve erkeğin
karşılıklı etkileşimleri sonucu ortaya çıkan pozitif duygu yoğunludur
SEVGİ. Sevgi de tıpkı inanç ve aşk gibi insana insan olma özelliği kazandıran temel
yapı taşlarından birisidir. Sevgi, kadın ve erkeğin mutlu ve sağlıklı bir
birliktelik sağlamasına yardımcı olan duygusal bir etkendir. Aşkta tek taraflı
etkilenme olmasına karşın, sevgide çift taraflı etkileşim vardır. Yani duygusal
yoğunluk kadın ve erkek arasında paylaşılır, birbirine aktarılır. Sevginin
ortaya çıkmasındaki öncül duygu hoşlanmadır. Bir kadın veya erkek karşı cinse
ilgi duyar, yakınlık hisseder, birlikte olma isteği uyanır. Hoşlanma,
karşılıklı etkileşimin en doğal halidir. Hoşlanmanın sonrasında görsel ve
işitsel iletişim artar ve birlikte olma isteği ortaya çıkar. Görsel ve işitsel
algı duygusal olarak kişiyi uyarırken, dokunsal algıda fiziksel olarak kişiyi
uyarır. Tensel temas sevginin ortaya çıkardığı mutluluğu tamamlayan içgüdüsel
bir etkendir. Kişiler arasındaki sevgi çeşitli nedenlerle azalacak ve
yıpranmaya başlayacaktır. En tehlikeli kısım ise “birbirine katlanmak”
kelimesini kullanmaya başladığınız zamandır. Sevgiyi ayakta tutmanın en önemli
yolu karşılıklı anlayış ve özveridir. Karşılıklı anlayış ve özveride
bulunulmaması halinde “katlanmak” ve sonrasında “tahammül edememe” noktasına
gelinir ki bu çok tehlikelidir. Sözün özü, aşık olan kişi, aşık olduğunun
farkına vardıysa, bütün kötü sonuçları göz önünde bulundurmalı ve partnerinin
kendisi hakkındaki gerçek düşüncelerini öğrenmeye çalışmalıdır. Eğer
seviyorsanız, partnerinizin duygularını ve düşüncelerini daha iyi anlayabilir
uzun ve mutlu bir birliktelik sağlayabilirsiniz. Yazımda'da belirttiğim gibi,
aşkı ve sevgiyi ayakta tutmanın en önemli yolu karşılıklı ANLAYIŞ VE ÖZVERİDİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder