OSMANLIDA HAMAM KÜLTÜRÜ
Türk Hamamının tarihine
bakıldığında, öncelikle belirtilmesi gereken şey, Türkiye'deki pek çokşey
gibi, hamamların da saf "Türk" olmayıp, sadece erken dönem Yunan ve
Roma örneklerinden kopyalanmış ya da yeniden inşa edilmiş eski Bizans
hamamları olduklarıdır. Ancak denebilirki, hamamların sadece temizlik amacının
dışında, sosyal hayatın "olmazsa olmaz" bir parçası haline gelmesi
Osmanlılar sayesindedir. Sosyal hayatta, görünürde islami kuralların hüküm
sürdüğü, son derece kapalı bir toplumun, zevk ve eğlencenin zaman içinde her
çeşidini yaşadığı, günümüzdeki kafeterya ve barların belkide evrim öncesi halidir
hamamlar.
Osmanlılar, İstanbul'u
maddi anlamda fethetmişler, ama Roma'dan devraldığı zengin mirasın etkilerini
yansıtan Bizans da, diğer pek çok şeyi gibi, hamamlarıyla Osmanlıları
fethetmiştir.İstanbul Fatihi 2. Mehmet de şehirdeki bu güzelliklerden o
denli derin etkilenmiştir ki, fetih sonrası, İslam hukukuna göre kendisi
teslim olmayan ve sonunda ele geçirilen şehirler için öngörülen
"yağma" cezasını istemeyerek ve artık günlerce savaşmaktan sinirleri
bozulmuşaskerlerinin tehditleri neticesinde vermek zorunda kalmıştır. Yine
de şehrin bir kısmını kendisi için ayırarak, bu yağmadan kurtarmayı
başarabilmiştir. Daha sonra, eski temellerin bazıları yeniden
kullanılmış ve yıkıntılardan çıkarılan malzemelerin bir çoğu yeni
yapılarda kullanılmıştır. Ancak Bizans'tan geriye kalanlar arasında en fazla
benimsenen yapının hamamlar olduğu kesindir.
İmparatorluğun en
görkemli döneminde, şehrin her mahallesinde sıcak ve soğuk banyoları,
çeşmeleri, kubbeli mermer odalarıyla, haftanın belirtli günlerinde de sadece
kadınlara açık olan bir hamam mutlaka bulunurdu. Mübalağayı seven Evliya
Çelebi'nin aktardığına göre, 17. Yüzyılda İstanbul'da 4 bin 536 özel hamam
ve 300 adet halka açık hamam bulunuyordu. Hamam'ın Osmanlı kültüründeki yeri ve
önemi göz önüne alındığında, belki özellikle bu konuda Evliya Çelebi'nin
verdiği rakamlara inanmak yerinde olacaktır. Ancak özel banyo kültürünün
gelişmesiyle, halka açık hamamların sayısı sonraları giderek azalmış olup,
19. Yüzyılın sonlarına gelindiğinde sadece 130 kadarı kalmıştır.
Hamamların Osmanlı
Kültüründe bu denli önemli bir yer tutmasının en temel nedeni din'di. Kur'an'a
göre temizlik dindarlığın önemli değil, "asli" bir parçasıydı. Bu
mermer tapınaklar banyo, masaj ve sohbetten oluşan bir toplumsal yaşamın ortaya
çıkmasını sağlıyordu. Arkadaşlık ve kısmet bulma arzusu da hamama gidilmesinde
sağlık ve din kadar önemli yer tutardı. Zira, özellikle kapalı kapılar ardında
yaşamını sürdürmek zorunda olan Osmanlı kadınının sosyalleşebildiği tek yer
burasıydı. Varlıklı kadınlar bile evlerinde özel hamamları bulunmasına rağmen,
haftada en az bir kez mahalle hamamına giderlerdi.
Hamama, havlu, fırça, kına, sürme, bir kalıp Girit sabunu ve sedef kakmalı nalınlarıyla beraber ve hizmetkarlar eşliğinde gidilirdi. Bu törensel hazırlık, hamamda bir kaç saatin değil, neredeyse bir günün geçirilmesinden kaynaklanıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder