OSMANLININ SİYASİ VE İKTİSADİ YAPISI
Genel
olarak çeşitli tüketim mallarının üretilmesi ve bunların dağıtımının sağlanması
amacıyla oluşturulan düzenlemelerin tümüne ekonomik faaliyetler denir.
Doktorluk, marangozluk, taşımacılık gibi hizmetler de ekonomik faaliyetler
içine girer. Bütün bu işler tarım, sanayi ve ticaret olmak üzere üç ana bölümde
toplanabilir. Osmanlılarda ekonomik faaliyetlerin hepsi, halkın sıkıntıya
düşmeden, bolluk içinde yaşamasını sağlamak amacıyla düzenlenmişti. Bu anlayış,
XVIII. yüzyıl sonlarına kadar hemen hemen değişmeden devam etti.
Osmanlı’yı
Avrupa devletleri gözünde kolaylaştıran durum özellikle “kapitülasyonlar”dır.
Omsalı Sanayi Devrimi’nin yarattığı koşullarla dünya ekonomisinde önemli yer
edinen ve bunu daha da ilerleten İngiltere ile 1838’de İngiliz Ticaret
Anlaşması (Balta Limanı Anlaşması) imzalamıştır. Osmanlı, bu anlaşmadan Avrupa
devletlerinin bir üyesi olmayı, siyasal bütünlüğünü İngiltere’ye kabul
ettirmeyi, Fransa ve Rusya’nın yayılmacı politikalarına sınırlamalar
getirilmesini1arzu etmekteydi. Ancak bu anlaşmaya karşı içeride yerel
esnafların ve bazı yetkililerin direnişi başlamıştır. Fakat bu direnişler
zamanla bastırılmış ve Osmanlı Avrupa Devletlerinin sermayesine kapılarını
açmıştır. Anlaşmayla Osmanlı, Avrupa Devletlerine birçok taviz vermiştir.
Özellikle eski kapitülasyonların aynen devamını ve artı ayrıcalıkları
doğurmuştur. Miktar kısıtlamaları ve yerel tekeller kaldırılmıştır. Yabancılar
ve en ayrıcalıklı yerli tüccarın ödediği vergi eşit kabul edilmiştir.
Osmanlılarda
zengin ve hareketli bir ticaret hayatı vardı. Ekonominin ticaret kesimini ikiye
ayırmak mümkündür. Bunlardan biri, sanatkârların ürettiklerini dükkânlarında
pazarlamasıdır. Diğeri ise yurt içi veya yurt dışında satma amacıyla mal
getirmek veya üretmektir. Osmanlı tüccarları yurt dışında ticaret kolonileri de
kurmuşlardır. Devlet de her zaman ticareti özendirmiş ve tüccarları korumuştur.
Bu amaçla şehir ve büyük kasabalarda han, bedesten gibi ticaret merkezleri, yol
kenarlarında ve yerleşim merkezlerinde hanlar ve kervansaraylar yaptırılmıştır.
Ülke düzenli ve güvenli bir yol ağıyla örülmüştür.
Kamu ekonomisi, devlet maliyesi demektir. Osmanlı maliyesinin en önemli gelir kaynağı halkın ödediği vergilerdir. Vergiler iki ana grupta toplanabilir. Bunlardan biri şer'i, diğeri örfî vergilerdir. Şer’i vergiler, islâm Hukuku'na göre toplanırdı. Öşür, haraç ve cizye olarak üç kısma ayrılırdı. Örfi vergiler ise padişahın emriyle konulurdu. Örfî vergiler de çeşitli vergilerden oluşurdu.
Kamu ekonomisi, devlet maliyesi demektir. Osmanlı maliyesinin en önemli gelir kaynağı halkın ödediği vergilerdir. Vergiler iki ana grupta toplanabilir. Bunlardan biri şer'i, diğeri örfî vergilerdir. Şer’i vergiler, islâm Hukuku'na göre toplanırdı. Öşür, haraç ve cizye olarak üç kısma ayrılırdı. Örfi vergiler ise padişahın emriyle konulurdu. Örfî vergiler de çeşitli vergilerden oluşurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder