15 Aralık 2016 Perşembe

Kitap Okumaya Dair – Şükrü ŞİMŞEK

Kitap Okumaya Dair – Şükrü ŞİMŞEK

Hiç gerçek anlamda düşündünüz mü kitabın ne demek olduğunu?Hiç sordunuz mu neden kitap alındığını ya da düşüncelerin bile sessizleştiği kütüphanelerde  saatlerce neden oturulduğunu?Belki bir tutku,belki de yemek içmek gibi bir ihtiyaç okumak değil mi?Siz de bilirsiniz,bazılarına göre de lüzumsuzluğun ta kendisidir sayfalar arasında saatlerini geçirmek.Düşünsenize,eline bir tanecik kitap almadan,hiçbir fikri muhâkeme etmeden  şu koskoca hayâtı bomboş bitirmek... ne kötü değil mi?
Başkaları ne düşünüyor bilmiyorum ama bana göre okumak zihnimizdeki  boşluğa en güzelini koymak,kendini alabildiğince aşmak ve bilinmeyen ufuklara doğru bilmek için hızla koşmaktır.Saatlerini alsa da gözlerinin ferini çalsa da herhalde okumak kadar güzel ve ucuz olan bir seyâhat aracı olamasa gerek şu dünyada.
Başlangıçta o konuyla ilgili hiçbir şey bilmiyorsun ya da yüreğindeki kıpırtılar sana yetmiyor.Ve başlıyorsun okumaya sayfalar,sayfalar ve yine sayfalar...son sayfayı kapattığında  artık bir şeylerin tomurcukları oluşuveriyor zihninde.İşte bu tomurcuk satırlar arasındaki bilginin tomurcuğu,küçücük ve yemyeşil.Ve o tomurcuktan çıkacak olan bilgi çiçeğini canlandırmak ise senin elindedir artık.İster unut tomurcuğu kurusun gitsin,istersen kullan onu kıpkırmızı bir gül açsın bilgiye muhtaç zihninde.
Evet! Bilgiye muhtaç zihinler diyorum.Bazen soruyorum kendi kendime :”Ben yaşadığım şu dünyayla ilgili ne biliyorum?” diye.Cevabı ne oluyor biliyor musunuz ? Şu küçücük dünyada kocaman bir hiç.İnsanın bir konu hakkındaki küçücük ”ne biliyorsun ”sorusuna kocaman bir “Hiç” cevabı alması hiçbirimiz için de tatminkâr bir cevap olmasa gerek.Düşünsenize,kocaman bir kâinat,bu kâinatın içinde on sekiz bin âlemden sadece birisi olan Dünya,bu dünyadaki bir kıta,bu kıtadaki bir ülke,bu ülkedeki bir şehir ve bu şehirdeki bir binada küçücük olan sen.Neyi ifade ediyorsun?Hiçbir şey değil mi?Ama bu hiçlik nereye kadar devam eder bilmek ister misiniz:yukarıda sayılmış olan muhtelifiyâtın kitaplardan,dergilerden,gazetelerden vs. bir bir okunup öğrenilmesine kadar devam eder bence.Okuyup o kâinatı  öğrenmeye çalışmazsak sadece bir cehâlet esiri olmaktan ileri gidemeyiz kendimizi kocaman sandığımız bu hayâtta.Çünkü insanlar,bilmediklerinin yanında ya esirdir ya da bir hiç.Şahsen hiçlik duygusunun karmaşık yollarında acı çekmektense bilgiye ulaşma,onu öğrenme gibi zaman alıcı ama tatlı bir uğraşın içinde olmayı her zaman yeğlemişimdir.Zaten “Oku” değil miydi yüce Rahmân’nın ilk emri.
Belki herkesle aynı görüşteyiz,belki de fiiliyâtın  ve fıtriyâtın ta uç noktalarındayız birbirimizden haberli ya da habersiz.Fakat bir gerçek var ki ortada Türk toplumu olarak okumamaktayız.Okumuş,ilerlemiş,üç kıtaya bilgi ve becerisiyle adını “Türk” diye yazdırmış şanlı bir tarihin ;okumayan,ilerlemeyen,aksine  her gün bir adım daha geriye giden bir geleceği olmuşuz.Şimdi sormak gerek benliğe:Yahu yakışıyor muyuz biz bu şanlı tarihe? Belki  yüzümüz kızaracak,belki de hadi oradan sen de diye boğulmuş,tükenmesi gereken sesler yükselecek arka cenâhımızdan.Üzülmemek,yılmamak lâzım.Çünkü olumlu fikirlerde ısrarcılık insanoğlunu hep iyiye ve güzele götürmüştür.Bundan dolayıdır ki okuyalım,öğrenelim ve de başta söylenen bilinmeyen ufuklara doğru hiç değilse bir adımcık daha yaklaşmış olalım.Çünkü düşünceleriyle yaşayan bir canlı olarak bilinmeyeni bilmeye çok ihtiyacımız var.
İşte kitap,işte fiiliyâtların en güzeli olan okumak,insanı bilgisizlik bataklığından kurtarabilecek olan tek ilâhi faaliyet.Geçmişle bütünleşmek,gelecekle kucaklaşmak için yapılacak azıcık bir gayret ne kadar büyük  hedeflere götürür bizi değil mi? Gelin yetmiş milyonu aşkın  Türk toplumunda %1.5 olan okuma oranını en az %50’lere çıkaralım.Hayâta daha güzel ve daha istekle bakalım ki bilgisizlik ve eğitimsizlik buhranlarının yaşandığı ülkemizde naçizâne yaşamımızın da bir anlamı olabilsin artık.Unutulmamalıdır ki güzel olan her şey bilmekle,o bilgiyi de insanlık yararına kullanmakla olur.
                           
Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi
                                                                           Şükrü ŞİMŞEK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ahilik Kültürü - Aziz Aslan

AHİLİK KÜLTÜRÜ- Aziz Aslan           Ahilik, Anadolu Selçuklu Devleti'nin son dönemleriyle Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemi aras...