OSMANLI DEVLETİNDE MAHALLE KAVRAMI
Mahalle,
genel manada, şehirleri meydana getiren, insanlarının birbirinden haberdar
olduğu, toplum huzuru ve güvenliği için birbirini koruyup kollayan ve
denetleyen, belli bir kültür oluşumu içinde ya da birbirlerinden habersiz
olarak toplanıp daha sonra birbirini tanıyan insan topluluklarının bir araya
gelerek yaşadıkları yerdir.
Devlet
teşkilatının sosyal ve fiziki anlamdaki en küçük birimini oluşturan mahalle,
Osmanlı dönemindeki tanımıyla; aynı mescitte ibadet eden cemaatin aileleri ile
birlikte ikamet ettikleri şehir kesimidir. Osmanlı Devleti'nde mahalle, mali ve
idari açıdan sultan tarafından atanmış imama bağlı ve şehrin en küçük yönetim
birimi olup, örfi ve mülki kuralların kuşattığı, sultanın buyruğu altında şer’i
hükümlerle idare edilen sosyal bir varlıktır.
Mahalle,
yerleşim teşkilatındaki en küçük ve en aktif yerel birimdir. En küçük idari
birim olarak şehirlerin oluşumunda en temel unsurdur diyebiliriz. Osmanlı
şehirleri, oluşum şekli düşünüldüğünde İslâm şehirlerinin genel özelliklerini
taşımaktadır.Ev ve binaların tasarımı, iklim koşulları ve Türklerin geleneksel
yerleşme biçimleri bazı farklılıklar gösterse de İslam şehirlerini bilen
kişiler tarafından iki unsurun birbirine benzediği hemen anlaşılabilir. Genelde
bir kale ya da mescit etrafında oluşan mahalli yerleşme, evleri, yolları,
kahvehaneleri, han ve hamamlarıyla, çıkmaz sokaklarıyla kendine münhasır
İslam’ın ve Türklüğün koktuğu bir hava sergilemektedir. Bu yerleşme anlayışı
Osmanlı toplumunun, yüzyıllar boyu İslâm ruhunu özümsemesiyle ortaya çıkmıştır.
Osmanlı şehirlerinin en önemli özelliği, fiziki ve toplumsal bakımdan klâsik
İslâm şehirlerinde olduğu gibi mahallelerden oluşmasıdır.Bu fark edilir
derecedeki bölünme Osmanlı toplumundaki etnik ve dinî ayrılıklardan
kaynaklanmaktadır. Çeşitli dini ve etnik gruplar aynı mahallede yaşasalar da
bu, aslında genel yerleşme tarzını yansıtan bir durum da değildir. Bu daha çok
mahallenin, Osmanlı şehir toplumunda ortak yaşam alanı olarak benimsenmesinin
bir ürünüdür.Her ne kadar sokaklarda yerleşim gerçekleştirmişlerse de mahalle
ortak bir yaşam alanı olarak hep benimsenmiş ve siz yabancısınız farklı
dindensiniz diye hiçbir kişi dışlanmamıştır.İşte bu durum mahallelinin
kaynaşmasını daha da kolaylaştırmıştı. Mahkeme kayıtlarında, İslâm şehirlerinde
görülen bu uygulamanın aksine, Osmanlı şehirlerinde farklı etnik ya da dinî
grupların, aynı mahalleyi yaşam alanı olarak tercih ettiklerine dair çok sayıda
örnek mevcuttur Tarihçilerin gözlemleri ile günümüze “Mahalle” sözcüğünün
Osmanlı şehri için üç temel tanımı oluşmuştur. Bunlar: Osmanlıda mahalle, şehir
ve kasabalarda benzer özellikler taşıyan kişilerin birlikte yaşamlarını
sürdürdükleri bir mekândır.Osmanlıda mahalle, birbirlerini tanıyan, adeta bin
kişilik bir aile gibi, birbirinin hakkını koruyan ve bütün sorunlarını kendi
içlerinde halleden, bir ölçüde birbirinin davranışlarından sorumlu, sosyal
dayanışma içinde olan kişilerden oluşan ve aynı mescitte ibadet eden bir
cemaattir.Osmanlıda mahalle, tahrir defterlerinde adları tek tek kaydedilmiş
vergi mükelleflerinin oluşturduğu bir topluluktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder